Fareler, insanlarla filogenetik ve fizyolojik benzerlikleri nedeniyle uzun süredir insan biyolojisi ve patolojisini incelemek için model olarak hizmet etmişlerdir. Ayrıca laboratuvarda bakımı ve üremesi kolaydır ve bu nedenle, birçok akraba suş artık araştırma için mevcuttur. Fareler üzerinde yapılan çalışmalar, kanser biyolojisini anlamamıza ölçülemez bir şekilde katkıda bulunmuştur.

Transgenik, nakavt ve knock-in farelerin gelişimi, kanser araştırmaları da dahil olmak üzere araştırmalarda model organizmalar olarak kullanımlarında üstel bir artışa yol açmıştır. İlgilenilen bir gen, genetik mühendisliği teknikleri kullanılarak bir farenin genomuna eklenebilir veya çıkarılabilir ve farelerde tümör başlangıcına neden oluyorsa, insanlarda kanser açısından kritik bir gen olma olasılığı yüksektir. Ek olarak, raportör fareler gibi fare modelleri, tümör başlangıcının önemli aşamalarını ve agresif kanserlere ilerlemelerini incelemek için de kullanılabilir. Bu tür farelerde, büyümelerini ve çoğalmalarını izlemek için incelenen hücrelere lüminesans veya floresan etiketli bir raportör gen yerleştirilir.

Fare modellerinde yapılan klinik öncesi çalışmalar, hücre kültürleri üzerinde yapılan in vitro çalışmalar ile insanlarda yapılan klinik çalışmalar arasında mükemmel bir adım görevi görür. Herhangi bir ilaç klinik çalışmalara gitmeden önce çok sayıda kemoterapötik ajanın in vivo farmakokinetiğini, toksisitesini ve anti-tümör etkinliğini araştırmak için kullanılabilirler. Bununla birlikte, fare tümör hücreleri veya bağışıklık tepkileri, insanlarda tümörjenik süreci tam olarak temsil etmeyebileceğinden, insanlarda tümör ilerlemesini ve bağışıklık tepkilerini yakından taklit edebilen fare modelleri geliştirilmiştir, örneğin, bağışıklığı baskılanmış farelerde veya insanlaştırılmış fare modellerinde insan tümör ksenogreftleri.

Fareler de dahil olmak üzere hayvanlarda in vivo testler genellikle etik kaygıları gündeme getirebilir. Hayvanlarda yapılan deneylerin acıya neden olduğu doğru olsa da, ilaç keşfinde hayvan deneylerinin faydaları yadsınamaz. Bu nedenle, alternatif test yöntemlerinin mevcut olduğu her yerde hayvan çalışmalarından kesinlikle kaçınılmalıdır. Ek olarak, hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ancak uygun hücre hatları üzerinde in vitro çalışmalar başarıyla gerçekleştirildikten sonra yapılmalıdır.